Küçüklüğümden
beri bir insana nasıl daha faydalı olabilirim ya da nasıl dünyayı
kurtarabilirim düşüncesi hakimdi. Aslında bir insanı kurtarınca dünyayı
kurtarmış gibi olduğumu zamanla fark ettim. Bu süreçten sonra da zaten seçmem
gereken bölümün psikoloji olduğunu anladım. Sonra tabii bölüm hayaliyle
birlikte bazı şeylerin de farkında olmam gerekiyordu. Psikoloji bana ne fayda
sağlar ve ben insanlara nasıl yaklaşırım sorusu da oluşmaya başladı. İnsanın
davranışından ya da yapmadığı davranıştan birçok şey çıkarabileceğimi düşündüm.
Çünkü psikoloji tam da bunu inceliyor. Bir resmi değil de o resmi çizeni. Niye
gökyüzünü yeşil yapmış mesela? Niye böyle farklı bu insan? Ne düşünmüş bunu
yaparken ya da altında yatan şey ne? Bu tür soruların cevabı kuşkusuz bu bölüm
sayesinde öğreniliyor. Her ne kadar kafamdaki soruların birçoğuna henüz cevap
alamasam da eminim üst sınıflara geçince çoğu sorunun yanıtına ulaşacağım.
Psikoloji benim için bir hayal olarak başladı ve bu hayal bir insanı sonra da dünyayı kurtaracak.
Nida Nur YAĞIZ (İstanbul Arel Üniversitesi, 1)
Psikoloji benim için bir hayal olarak başladı ve bu hayal bir insanı sonra da dünyayı kurtaracak.
Nida Nur YAĞIZ (İstanbul Arel Üniversitesi, 1)
Neden psikoloji? Çünkü
küçüklüğümden beri hep bir hayalim vardı; insanları
her yönden anlamak. Tabii o zamanlar biraz çizgi filmlerin de etkisiyle hayallerim
insanların zihinlerini okumak, düşündüklerini onlar söylemeden bilebilmek gibi
uçuk şeylerdi. Büyüdükçe hayalim gerçeğe yaklaştı ve beklentilerim bu yaklaşmaya
göre şekillendi. Ortaokuldayken insanların oturuş şekillerinden, duruşlarından
bir şeyler çıkaran psikologlar bana çok üst düzey gelirdi ve benim için birer
kahraman olduklarını söyleyebilirdim. Sonra liseye geçtim, bulunduğum lisede bir
rehberlik öğretmenimiz vardı. Mesleki olarak üst düzey donanıma ve tecrübeye
sahipti. Rehberlik öğretmenimiz herkesi gözünden okurdu, beni de okumuştu ve
psikolojiye olan ilgimi anlamıştı. Onun da vasıtasıyla kendime bu hedefi
koydum, gözüm başka hiçbir şeyi görmeyecek şekilde çalıştım ve başardım.
Kazandım. Hayatımın en güzel günlerini hayalim sayesinde yaşıyorum; seçme
şansım olsa bu kadar güzel arkadaşlar seçemez, bu kadar güzel bilgiler
edinemezdim. Teorik olarak açıklamaktansa böyle açıklamak istedim, hayalimi çok
seviyorum. İnsanları her yönden anlamak
dileğiyle.
Burhan DEMİR (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Burhan DEMİR (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Lise
sonuncu sınıfın başında tanıştım psikoloji ile. O zamanlar yoğun bir duygusal
dönemin içerisindeydim. Bu ve bunun gibi süreçlerin üstesinden gelmenin en iyi
yolunun psikoloji olduğunu düşündüm. Üniversiteye adım attığım ilk vakitlerde
bu durum biraz değişti. Kendime yardım etmenin dışında, diğer bireylere de
yardım etmenin beni daha mutlu edeceğini anladım. Şimdi ise çok seviyorum bu
bölümü. Kariyerimin doruklara ulaşması için daha fazla çaba sarf etmem
gerektiğinin farkındayım, ki kendime ve diğer bireylere daha fazla yardımcı
olabileyim.
Fırat ERDOĞAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Fırat ERDOĞAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Neden mi
psikoloji? Çünkü mutluluğumun nedenleri arasında insanların mutluluğu var.
İnsanlara kendilerini iyi hissettirmek, beni mutlu ediyor, onlardan güç
aldığımı hissedebiliyorum içten içe. Bir başka sebebi ise her şeyi anlamlandırmamı
sağlayacak olması; insanları anlamak, kendimi bulmamı sağlayacak. Psikoloji; çünkü
toplumuma en yararlı olabileceğime inandığım meslek, çünkü problemleri içten
çözmek yapısı çok daha sağlam bir temel oluşturur. Kendim için ve herkes için!
Gülşah BAŞARAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Gülşah BAŞARAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Küçük
veya büyük tanıdığım, karşılaştığım herkesin kendince bir derdi var. Aynı
zamanda bu tanıdığım, karşılaştığım herkesin kendi dertlerini en önemli ve en
ağır görüp diğerlerinin yaşadığı dertleri, sıkıntıları küçümseme eğilimi var.
Benim ve eminim herkesin karşılaştığı bir örnek üzerinden gitmek istiyorum: İki
kişi iletişim halinde ve biri diğerine sıkıntısını anlatıp rahatlamak istiyor,
belki o anda biliyor diğerinin kendi sorununu çözemeyeceğini ama en azından
sadece dinlenilmeye ihtiyacı var. Peki tam bu sırada ne oluyor? Karşısındaki de
kendi sıkıntısını anlatmaya başlıyor ve yine iki taraf da ne kendisini
anlatabiliyor ne de karşısındakini anlayabiliyor. Ben karşımdaki insanı
gerçekten dinlemek, anlaşıldığını hissettirebilmek ve yetkin biri olarak ona
yardım edebilmek istiyorum. İşte tam da bu yüzden psikoloji!
Sabiha ŞENGÜL (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Sabiha ŞENGÜL (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Dünyanın
neresinde olursa olsun işlek bir cadde de bir banka oturup kendinizi oradaki
insanlardan soyutlarsanız ve gözlemleyerek izlerseniz psikolojinin hayattaki
önemini anlarsınız. Günlük işlerini yapan sıradan insanların, basit işlerde
bile ne kadar yorgun olduğunu, omuzlarındaki çöküklüğü, sürekli diğer insanlara
çatık bakış attıkları için iki kaşının ortasında oluşmuş kırışıklığı gördüğümde
insanların psikolojilerinin çok yorgun olduğunu ve düzeltilmesi, yeniden canlanması,
insanların birbirine güler yüzlü olması, ana caddede insanların birbirine
çarptığında bağırıp kaşlarını çatmak yerine özür dileyip selamlaşması için bir
takım destekler almaları gerektiğine inandım. Ama asıl soru desteğe ihtiyacı
olan çatık kaşlı yorgun insanlardan mı olacaktım, onlara dünyada oldukça güzel
ve basit bir şey olan mutluluğumu hatırlatacaktım. Ben yolumu çizdim ve
ikincisini seçtim; tam da bu yüzden psikoloji!
Semanur YASAV (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Semanur YASAV (İstanbul Arel Üniversitesi, 2)
Psikoloji
bölümü benim için aslında çok da seçilmiş bir bölüm değil. Eşit ağırlık
öğrencisiydim lisede. Bizim için iki ideal bölüm vardı: Hukuk ve psikoloji.
Bana bu ikisi arasında psikoloji daha cazip gelmişti. Bölüme başlayana kadar
aklımda hep televizyonlarda gördüğüm Freudyen Terapi biçimi vardı. İnsanlar
hakkında çok gizli şeyler öğrenip hipnoz yapmak ya da insanların “çocukluğuna
inmek” gibi düşünceler vardı. Sonra üniversite hayatı başladı ve daha ilk
derste aslında böyle şeyler öğrenmeyeceğimizi söylediler ve hakikaten üçüncü
sınıf oldum ama daha bir kişinin çocukluğuna inmişliğim yok.
Bölümde ilerledikçe işin bence en zevkli kısmı olan sinir bilim kısmı beni cezbetmeye başladı. Bütün algıların, yanılgıların, bilme ve hatırlama, hayal kurma, rüya görme gibi bir sürü şeyin bir buçuk kiloluk bir organdaki birkaç sinir hücresinin birbirleriyle iletişim kurmasından başka bir şey olmayışı çok cezbedici bir durum. Asıl sorun hangi sinir hücreleri nasıl iletişim kurunca bunlar oluyordu? Çok mu merak ettiniz? O zaman fizyolojik psikoloji dersine kadar bekleyin. Sonra zaten merak ettiğinize pişman olacaksınız.
Anıl UZUNOĞLU (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Bölümde ilerledikçe işin bence en zevkli kısmı olan sinir bilim kısmı beni cezbetmeye başladı. Bütün algıların, yanılgıların, bilme ve hatırlama, hayal kurma, rüya görme gibi bir sürü şeyin bir buçuk kiloluk bir organdaki birkaç sinir hücresinin birbirleriyle iletişim kurmasından başka bir şey olmayışı çok cezbedici bir durum. Asıl sorun hangi sinir hücreleri nasıl iletişim kurunca bunlar oluyordu? Çok mu merak ettiniz? O zaman fizyolojik psikoloji dersine kadar bekleyin. Sonra zaten merak ettiğinize pişman olacaksınız.
Anıl UZUNOĞLU (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Pek çok
konu için "neden" ve "nasıl" sorularını sık sık soran bir
insanım. Bu sorularımın karmaşık bir organizma olan insan üzerine
yoğunlaştığını fark ettiğimde üniversitede birinci sınıftaydım ve kendi kendime
"doğru yerdeyim" dedim. İnsan, hakkında merak edilebileceğim çeşit
çeşit konu sıralatabiliyor bana; insanın davranışları, hafızanın yapısı, algı,
dikkat süreci, insanın evrimi ve davranışlarımıza etkisi, insan beyni, kişiler
arası iletişim, yaşam boyu gelişim, sosyal yapıda insanın yeri... Psikolojinin
benim için en keyifli yanı, sorularımın cevaplarına ulaşabilmem ve yeni
öğrendiklerimle yeni sorular üretmeye devam edebilmem.
Ayşe Melis TEMİZCİ (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Ayşe Melis TEMİZCİ (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Kısa bir paragraf yazacak
olsam da üzerine düşünmem gereken bir yazı oldu. Neden psikoloji? Bölümümde 3. senem.
İlk yılımı hatırlıyorum. Bakış açım çok değişti. Sandığım kadar eğlenceli
değilmiş. İnsanlara sihirli değnekle ruh sağlığı bağışlamıyormuşuz. Bunun için
uzun bir süre ve bilgi birikimi gerekliymiş. Ama tabii ki bunların yanında
insan yaşamına dokunuyor, keşfediyor olmak çok güzel. İnsan gelişimine ilişkin
kuramlar, basit davranışların dahi nasıl oluştuğunu öğrenmek insana ciddi
boyutta farkındalık kazandırıyor. Çoğu bilim dalıyla da bağlantılı olması
psikolojinin hayatımızdaki yerinin büyüklüğünü gösteriyor. Kendi sürecimize
veya toplumsal boyuttaki değişimlerin bireysel noktasına dair bir fikrimiz
oluyor. Bunlar benim psikolojiyi sevme ve bu alanda ilerlemek isteme sebebim
oldu. Sevdiğim alanda vaktimi değerlendiriyorum. Bence dünyanın şanslı
insanlarındanım.
Ayşe ŞAMLİOĞLU (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Ayşe ŞAMLİOĞLU (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Birini
anlamak, tüm hayatı anlamaya giden bir yol benim için. Psikolojiyi seçme ve
sevme sebebim insanları sevmek. İnsanları merak etmek, insanların öykülerini
merak etmek, öykülerin yaşama etkilerini merak etmek. Psikolojiyi seçtim çünkü
insanları dinlemeyi, anlamaya çalışmayı ve kendimi onların öykülerinde onların
yerine koymayı seviyorum. İnsanlara yardımcı olabilmeyi seviyorum. Birine umut
olmayı, hayal kurdurmayı ve belki iyileştirmeyi seviyorum. Kalplere dokunmayı
seviyorum. Acıları, sevinçleri, gözyaşlarını, kahkahaları paylaşmayı seviyorum.
Hiç kimse çok mutlu değildir, çok
mutluluğa en yakın hissetmeyi ve hissettirebilmeyi seviyorum. İnsan beyninin
karmaşıklığını seviyorum. Psikolojinin var olanı düzeltmekten çok, var olanı çözümleyerek
yaşama yeniden tutunmak olduğunu biliyorum. Bu bilinçle, bu yolda ilerliyorum.
Umarım isteyen herkes, bu yolda bize eşlik edebilir ya da etmeye devam
edebilir. İnsanları seviyorum, insanları sevin!
Betül AĞAÇHAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)
Betül AĞAÇHAN (İstanbul Arel Üniversitesi, 3)